İmâm-ı Ğazâlî ve Ihyâ'ü'Ulûmiddîn

admin

Administrator
Yetkili
Admin
Global Mod
İmâm-ı Ğazâlî ve İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn

İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretlerinin hayatı incelendiğinde, onun te’lifatını hayatı gibi birkaç evrede inceleyebilmenin mümkün olduğu görülmektedir. Mesela bir dönem felsefeyle uğraşmış ve filozoflara karşı İslâm’ı müdafaa etmenin, onların iltizam ettikleri mesaili bilmekten geçtiğinin farkında olarak, filozofların görüşlerini doğru bir biçimde tespite yönelmiştir. Kısa bir süre içerisinde bu görüşleri öğrenen ve Makâsidu’l-Felâsife adlı eserinde toplayan İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh), daha sonra onların görüşlerindeki tutarsızlıkları beyan sadedinde Tehâfütü’l-Felâsife adlı eserini yazmıştır. Filozoflarla beraber bâtınîleri ve daha başka sapkın grupları da ele alarak insanları bu görüşlerden sakındırmak amacı ile kaleme aldığı el-Munkizu mine’d-dalâl adlı eseri, bu bakımdan ciddi önem arzetmektedir.

İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretleri filozofların ve bâtınî grupların görüşlerini ele alırken, i‘tikâdî hususları açıklayan eserler yazmayı da ihmal etmemiş, el-İktisâd fî’l-İ‘tikâd gibi eserlerini, tekfire dair bazı mülahazalarını da kaleme alarak bu tür konularda kendinden sonra gelecek olan kelâm âlimlerine kaynaklık teşkil etmiştir.

Usûlü’d-Dîn ve Usûlü Fıkıhla hakeza fıkıhla ilgili yapılan çalışmalar ve muazzam ilmî derinlik de onu tatmin etmeye yetmemiş, vaktiyle Ebû Ali Farmedî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri vasıtası ile edinmiş olduğu tasavvufî kazanımın da tesiriyle, tasavvufa dervişâne bir tarzda yönelmiş ve hakiki ilimlere ancak tasavvufla erişebildiğini ifade etmiştir.

İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn

İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn (Din ilimlerinin ihyâsı), İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretleri’nin bütün bu alanlara vukûfiyet kesbettikten sonra kaleme aldığı müthiş bir dirâyet ürünü, ehlinin beyanı veçhiyle: ‘misli yazılmamış’ bir eserdir. Bütün zamanlarda, en çok okunan eserlerden biri haline getirerek ümmet de bu mübârek esere verdiği kıymeti bu şekilde izhâr etmiştir.

Mânâ âleminde, o Hüccetü’l-İslâm’ın ve büyük eseri İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn’in büyüklüğünü Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in, Hazreti İsa ve Musa Nebîlerin ve Şeyhayn (Hazreti Ebûbekir es-Sıddîk ve Hazreti Ömer Radıyallâhu Anhûma)nın da tasdik ettikleri haber verilmiştir. Ayrıca İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn’in aleyhinde bulunan bir âlime, sadık bir rüyada iftira haddi tatbik edildiği de tabakât kitaplarına kaydedilmiştir.[1]

Dört ciltten oluşan İhyâ’nın her bir cildinde yer alan ‘kitâb’ başlığı altında onar konu incelenmiş, bu şekilde eser boyunca birbirinden farklı bir çok alanda meseleye temas edilmiştir. ‘Yeme içme âdâbı, evlilik, ekonomik hayat, helâl ve haram, ülfet, kardeşlik, sohbet ve muaşeret âdâbı; uzlet, semâ ve vecd; emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker, maişet âdâbı, ailevî, içtimaî, iktisadî, siyasî münasebetlere dair malumatlar, tövbe, sabır ve şükür, havf ve recâ, fakr ve zühd, tevhid ve tevekkül, muhabbet, şevk, üns ve rızâ; niyet, ihlâs ve sıdk; murakabe ve muhasebe, tefekkür, ölüm ve âhiret hayatı…[2] gibi konular, İhyâ’da yer verilmiş olan konuların bazılarıdır.

İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn, İslâm dünyası kadar batıda da kendine, yaygın olarak başvurulan eserlerin başında gelmektedir. Pek çok dile tercüme edilmiştir. Ümmetin: ‘İslâm’a dair bütün kitaplar kaybolup yalnızca İhyâ’ kalsaydı, diğerlerini aratmazdı‘ diyerek taltif ettiği, -kimi bölgeler de- vird edindiği bu eserden Müslümanlar, kıyamete kadar istifâde etmeye devam edeceklerdir inşaAllâh…

Dipnotlar

[1] Mağrib’de çok büyük bir âlim, İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh)ın İhyâ’ kitabını sünnete muhalif birtakım meseleler bulunduğu gerekçesi ile tenkit eder ve bu görüşünü Sultana iletir; kitabın mevcut nüshalarının toplatılarak yakılmasını talep eder. Bu âlim, nüshaların yakılmasına karar verilen günün gecesinde ibretlik bir rüya görür. Rüyasında Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ve vezirleri Hazreti Ebûbekir Sıddîk ve Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anhumâ)nın huzurundadır; kendisiyle birlikte İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) da orada hazır bulunur.

Rüyaya göre İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) elinde İhyâ’ ile bekler vaziyettedir ve Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)den, muhakeme edilmeyi, kitabının incelenmesini, inceleme neticesinde uygun görülmesi durumunda feyz ve bereketinden kendinin hissedar edilmesini talep eder.
Kitabı öncelikle Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) varak varak inceler, sonra Şeyhayn (Radıyallâhu Anhumâ) inceler ve sünnete muhalif herhangi bir şey ihtivâ etmediğini, bilâkis tasdik ettiklerini ifade ederler. Muhakeme hükme bağlanır; iddia sahibi âlimin İhyâ’a yaklaşımı ‘iftira’ olarak nitelendirilip üzerine iftira haddi tatbik edilmesine karar verilir.

Rüya neticesinde İhyâ’ ile alakalı görüşünden dönen âlim Sultana tekrar talepte bulunarak, kitabın nüshalarının yakılmasına dair verilmiş kararın hatalı olduğunu ve ve bundan dönülmesi gerektiğini söyler…

Kitaplarımızda geçtiğine göre, bu âlim kendine tatbik edilmiş olan haddin nedeniyle uzun süre ağrı çekmiş hatta sırtındaki izler vefâtından sonra ğasledelirken de görülmüştür. Bu rüyayı, bizzat gören âlimden rivâyetle, İmam Sûbkî, İmam Suyûtî, Ebu’l-Hasen eş-Şâzelî (Allah Te’âlâ hepsinden râzı olsun) gibi büyük âlimler senetli bir biçimde kaydetmişlerdir.

Büyük kutub Ebu’l-Hasen eş-Şâzelî (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin gördüğü bir rüyada, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in Hazreti Musa ve Hazreti İsa (Aleyhimesselâm)a, İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) ile iftihâr ettiği, ümmeti içerisinde böyle bir âlim bulunduğu için memnuniyetini dile getirdiği haber verilmiştir.

Ebu’l-Hasen eş-Şâzelî (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin anlattığı bir başka rüyada Hazreti Peygamber (Salallâhu Aleyhi ve Sellem)in İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretlerini Hazreti Musa ve İsa (Aleyhimesselâm)a methettiği ve bunun üzerine Hazreti Musa (Aleyhisselâm)ın İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretlerini imtihana tabi tuttuğu ve bu imtihanı başarıyla verdiği, kısa soruyu uzunca cevaplaması üzerine Hazreti Musa (Aleyhisselâm)ın kendisine sözü neden uzattığını sorduğunda, İmâm-ı Ğazâlî (Rahimehullâh) Hazretlerinin, Hazreti Musa (Aleyhisselâm)ın Allah Te’âlâ ile şânına yakışır bir şekildeki mükâlemesinde sözü uzattığını beyan eden âyet-i kerîmeleri delil gösterdiği, bu istidlâl üzerine Hazreti Musa (Aleyhisselâm)ın memnuniyetini ifade ettiği anlatılmıştır.
Bu rüyalar bize mutemed kaynaklarda kaydedilerek ulaşmıştır. ‘Ümmetimin âlimleri, Benî İsrâil’in Peygamberleri gibidir’ hadîsinin açıklandığı pasajlarda da bu rüyalara dair kayıtları görebilmek mümkündür.
[2] Mustafa Çağrıcı, İhyâ’ü ‘Ulûmiddîn, Dia, c.XXII, s.10

Kaynak İsmailağa Camisi Resmi İnternet Sitesi
 
Üst